Takip edenler bilirler. Tarımdan Haberde, 15.01.2022 tarihinde, “Hücre Tarımı: Hayvansız et laboratuvarda yetiştirilen et nedir?” yazım yayınlanmıştı.
‘Hücre Tarımı: Hayvansız et laboratuvarda yetiştirilen et nedir?’ TIKLAYIN…
Bu yazımda geniş bilgi vermiştim.
****Laboratuvarda üretilen yapay et (kültürlü et), hayvanlardan alınan kök hücrelerin laboratuvar ortamında çoğaltılmasıyla elde ediliyor. Çevresel faydaları, hayvan refahına katkısı ve yeni ekonomik fırsatlar gibi avantajları öne sürülse de, sağlık, etik, dini ve kültürel boyutlarıyla tartışmalar sürüyor. Müslüman ve Yahudi topluluklar arasında, yapay etin helal veya kosher olup olmadığına dair görüş ayrılıkları devam ediyor. Peki, bu teknoloji masum bir yenilik mi, yoksa halk sağlığı, geleneksel tarım ve doğal beslenme düzenini tehdit eden bir proje mi?
****Neden Dikkatli Olmalıyız?
****Yapay etin üretim sürecinde kullanılan kimyasal maddeler, büyüme faktörleri ve serumların uzun vadeli sağlık etkileri yeterince araştırılmamış durumdadır. Doğal et, insan sağlığı için temel vitaminler, mineraller ve amino asitler sunarken, laboratuvar ürünü etin bu dengeyi sağlayıp sağlayamayacağı tartışmalıdır. Bazı eleştirmenler, yapay et üretiminin kanser hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasına benzer bir mekanizmaya dayandığını öne sürüyor. Ancak bu iddia henüz bilimsel olarak tam doğrulanmadı. Ayrıca, “et” kelimesinin kullanımı, algı yönetimi yaratmak için mi tercih ediliyor? Türk mevzuatında et ve süt tanımları netken, yapay et bu tanımlara uyuyor mu? Etiketleme nasıl yapılacak ve bu ürün doğal kabul edilebilir mi?
****Türkiye’de Durum
Tarım ve Orman Bakanlığı, yapay et üretiminin ülkemizde ruhsatlandırılmadığını, ticarileşmediğini ve desteklenmediğini açıkça belirtiyor. Son dönemde hayvan pazarlarının kapatılması, şap salgını gibi bulaşıcı hayvan hastalıklarını önlemek için alınan rutin bir salgın yönetimi tedbiri olup, yapay et üretimi ile ilişkilendirilmesi gerçek dışı olduğunu açıkladı.
Bakanlık, Paris İklim Anlaşması veya İklim Kanunu ile bu kararların bağlantılı olmadığını vurguluyor. Hayvancılık sektörüne zarar verecek herhangi bir politikanın gündemde olmadığını, aksine yerli üretimin desteklendiğini ve halkın sağlıklı gıdaya erişiminin hedeflendiğini ifade ediyor.
Ancak, geçmişte GDO’lu mısır ve soya genlerine hayvan yemi için 10 yıl süreyle izin verilmesi gibi örnekler, temkinli yaklaşımı zorunlu kılıyor. Ülkemizde yapay et üzerine çalışan bilim insanları ve biyoteknoloji alanında araştırmalar mevcuttur.
Özellikle Ankara Üniversitesi gibi kurumlarda bu konuda çalışmalar yapılıyor, ancak henüz ticari üretim için başvuru yok. Ancak patent başvurusunda bulunanların olduğu söylenmektedir. Ülkemizde yapılan, hücre kültürü teknolojileri ve sentetik biyoloji alanındaki araştırmalar, dolaylı olarak yapay et üretimine katkı sağlayabilir. Çevre ve sürdürülebilirlik aktivistlerinin bu teknolojiye bakışı ise çeşitlilik gösteriyor; bazıları çevresel faydaları nedeniyle desteklerken, diğerleri doğallık kaygılarıyla mesafeli duruyor.
****Küresel Perspektif
Dünya genelinde yapay et, temkinli bir iyimserlik ile karşılanıyor. Singapur, ABD ve Avustralya gibi ülkeler bu teknolojiyi destekliyor ve ticari üretim için adımlar atıyor. Örneğin, Singapur’da yapay et restoranlarda sunulmaya başlandı. Ancak İtalya, kültürel ve geleneksel değerlere aykırı olduğu gerekçesiyle yapay eti yasakladı.
Araştırmalar, yapay etin çevresel faydalar sunduğunu gösteriyor: %92 oranında sera gazı azaltımı ve %90 arazi tasarrufu sağlıyor. Buna karşın, üretim sürecinin enerji yoğun olması ve karbon ayak izinin tartışmalı olması eleştiriliyor. Sağlık açısından, antibiyotik içermemesi ve özelleştirilebilir besin içeriği avantaj olarak görülse de, kullanılan kimyasalların uzun vadeli etkileri belirsiz. Tüketici kabulü, özellikle genç ve eğitimli kesimlerde bilgiyle artıyor, ancak doğallık kaygıları ve kültürel direnç devam ediyor.
****Etik ve Dini Tartışmalar
Yapay et, hayvan refahını artırdığı için veganlar ve bazı etik gruplar tarafından destekleniyor. Ancak hücre biyopsisi gibi yöntemler etik sorunlar yaratıyor. Dini topluluklarda, özellikle Müslüman ve Yahudi gruplar arasında, yapay etin helal veya kosher olup olmadığına dair net bir uzlaşı yok. Helal sertifikasyonu için hayvanın kesim şekli ve kullanılan maddelerin kaynağı kritik önemdedir. Örneğin, üretimde kullanılan fetal sığır serumu gibi maddeler, helal standartlarına uygunluk tartışmalarını alevlendiriyor.
****Ekonomik ve Kültürel Riskler
Yapay et, yeni pazarlar ve iş fırsatları yaratma potansiyeline sahip, ancak geleneksel hayvancılığı ve çiftçilerin geçim kaynaklarını tehdit edebilir. Büyük sermayeli küresel firmaların bu alandaki yatırımları ve lobi faaliyetleri, diğer ülkelerde düzenlemeleri etkileyebiliyor. Türkiye’de GDO’lu ürünlere izin verilmesi gibi örnekler, bu tür teknolojilerin hızla yayılabileceğini gösteriyor. Doğadan uzaklaştıkça çevresel ve sağlık sorunlarının arttığı bir gerçek; bu nedenle yapay etin “kobay deneyi” haline gelme riski göz ardı edilmemelidir.
****Sonuç ve Öneriler
Aşağıda Detaylı Karşılaştırma Tablosu hazırladım. Aşağıdaki tablo, küresel perspektifi özetlemektedir.
Yapay et, çevresel ve etik sorunlara çözüm sunma potansiyeline sahip, ancak sağlık riskleri, ekonomik etkiler ve kültürel kabul gibi konularda ciddi endişeler barındırıyor. Türkiye’de henüz ticari bir faaliyet olmasa da, küresel sermaye ve lobi gücü karşısında hazırlıklı olunmalıdır.
Bilimsel araştırmaları ve teknolojiyi yakından takip edelim, ancak doğallıktan uzaklaşmanın getirdiği risklere karşı temkinli olalım. Diğer ülkelerdeki uygulamaları izleyelim, ama kobay olmayalım. Bilinçli tüketiciler, güçlü sivil toplum kuruluşları ve şeffaf regülasyonlar, bu teknolojinin geleceğini şekillendirmede kilit rol oynayacak.
Yerli üretimi desteklemek, hayvansal üretim güvenliğini artırmak ve halkın sağlıklı gıdaya erişimini sağlamak için daha fazla çaba gerekiyor.