Öncelikle bu ay açıklanan enflasyonla ile ilgili bilgi vereyim.
Haziran Ayında enflasyonda az da olsa bir düşüş var. Pahalılık devam ediyor. Açlık ve yoksulluk artıyor.
Deustche Bank’ın 2025 yılı Dünya Fiyatları Araştırmasına göre, 2012’den beri dünyada fiyatların en çok yükselen ülkeleri;
1. Arjantin
2. Türkiye
3. Mısır
Kaynak: Deustche Bank
ENAG Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) ise, Haziran ayında %3,05 arttı. E-TÜFE’nin son 12 aylık artışı ise %68,68 olarak gerçekleşti.
TÜİK’in enflasyonu Haziran Ayı için %1,37, Yıllık enflasyonu ise %35,03 olarak açıkladı. 2025 yılının ilk altı aylık enflasyonu ise %16,67 oldu. TÜİK’e göre gıda fiyatlarında düşüş devam ediyor.
TÜRK-İŞ Haziran ayı bültenine göre;
-Ankara’da yaşayan dört kişilik ailenin Açlık Sınırı 26.115 TL’ye çıktı. (Önceki ay 25.092 TL)
-Dört kişilik ailenin Yoksulluk Sınırı ise 85.066 TL’ye yükseldi. (Önceki ay 81.734 TL)
-Bekâr bir çalışanın “yaşama maliyeti” ise 33.587 TL oldu.
(Önceki ay 32.463 TL )
Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış önceki aya göre Mutfak Enflasyonu aylık, %4,08 yıllık, %37,60 ve yıllık ortalama %44,58 olarak gerçekleşti.
Tarım ve gıda ürünlerinde talep düşüyor.
Talep düşünce, sipariş ve üretim düşüyor.
Üretimi düşürmeyenin ürünü tarlada kalıyor.
Maliyetler artıyor. Kimse bu artışı maliyete yansıtamıyor.
Bu nedenle enflasyonun hızı kesilmiyor.
Tarlada ürünlerin fiyatı düşük, pazarlarda ve marketlerde çok yüksek…
Üreteninde, tüketicinin de yüzü gülmüyor.
****Neden, Türkiye’de çiftçiliğin geleceği, topraktan sinyale?
****Tarım sektörümüz büyük bir sınavdan geçiyor. Karşımızda üç önemli zorluk var;
-Dünya nüfusunun artmasıyla büyüyen gıda talebi,
-İklim değişikliğinin getirdiği kuraklık ve aşırı hava olayları,
-Tarımda çalışan işgücünün azalmasıdır.
***Dünyamızın nüfusu, 2050 yılına kadar 10 milyara ulaşacaktır. Bu, şu anki üretimden %70 daha fazla gıda üretmemiz gerektiği anlamına geliyor.
****Ülkemizde ise tarım arazilerimiz kuraklık, erozyon ve yanlış kullanım yüzünden verimliliğini kaybediyor. Üstelik çiftçilerimizin yaş ortalaması 60’a dayanmış durumda ve gençlerimiz tarlalara dönmek istemiyor.
**Peki, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğiz?
**Cevap, teknolojidedir.
*Nesnelerin İnterneti (IoT) artık ülkemiz çiftçisi için bir seçenek değil, bir zorunluluktur!
**IoT ile Tarım: Daha verimli, daha az masraflı!
**Nesnelerin İnterneti (IoT), sensörler, dronlar ve veri analiz sistemleri gibi teknolojilerle tarımı daha akıllı ve sürdürülebilir hale getiriyor.
*Örneğin, tarlanıza yerleştirilen toprak sensörleri, toprağın nemini, besin seviyesini veya sıcaklığını ölçerek ne zaman sulama ya da gübreleme yapmanız gerektiğini söylüyor.
*Dronlar, tarlanızı havadan izleyerek zararlı böcekleri veya hastalıkları erkenden tespit ediyor.
*GPS destekli traktörler ise ekim ve hasatta size yol göstererek hem zamandan hem de mazottan tasarruf sağlıyor.
**Dünya bu teknolojilere hızla yöneliyor. 2023 yılında küresel tarımda IoT pazarı 14,8 milyar dolar değerindeydi ve 2032 yılına kadar bu rakamın iki katına, hatta bazı tahminlere göre 54 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Ülkemizde de bu alana ilgi artıyor. Tek sorun hızımız çok düşük. Ayrıca alt yapıya (İnternet hızı, genişbant..) daha fazla bütçe ayrılması zorunludur.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın dijital tarım projeleri ve çiftçilere yönelik teknoloji destekleri, bu yeniliklerin ülkemizde yaygınlaşmasını hızlandırıyor. Donanımlar hâlâ önemli bir yer tutsa da, verilerinizi analiz eden yazılımlar ve hizmetler de giderek daha fazla kullanılıyor.
**Hassas Tarım: Ülkemizde azla çok üretmek!
Hassas tarım, suyu, gübreyi ve ilacı doğru zamanda, doğru yerde ve doğru miktarda kullanmayı sağlıyor. Örneğin, Şili’deki yaban mersini çiftliklerinde hassas tarım sayesinde su kullanımı %70 azaldı. Ülkemizde de bu yöntemler, özellikle suyun kıt olduğu bölgelerde büyük fark yaratabilir. Akıllı seralar, Ege ve Akdeniz gibi bölgelerde veya şehirlerde tarımı dönüştürüyor. Bu seralar, %90 daha az su kullanarak ve kimyasal ilaç ihtiyacını azaltarak yıl boyu üretim yapabiliyor, üstelik verimi %30 artırıyor. Bu, hem cebinize hem de doğaya dost bir yöntem!
****Ülkemizdeki Zorluklar ve Çözümler
Tabii ki, bu teknolojileri ülkemizdeki tarlalara taşımak kolay değildir. Akıllı cihazların maliyeti yüksek, kırsalda internet bağlantısı genellikle zayıf ve bu sistemleri öğrenmek zaman alabiliyor. Çoğu çiftçi, cihazlardan gelen verileri nasıl değerlendireceğini bilmesi uzun süre alabilir. Ayrıca, farklı markaların cihazları birbiriyle uyumlu çalışmayabilir.
****Ama bu engeller aşılmaz değil:
**İnternet Sorunları: Uydu interneti ve düşük güç tüketimli ağlar, ülkemizin kırsal bölgelerinde bağlantı sorununu çözmeye başladı. Artık tarlanızın en uzak köşesinde bile veri aktarımı mümkün oluyor.
**Karmaşıklık: Yönetilen hizmetler, teknolojiyi sizin adınıza yöneterek işinizi kolaylaştırıyor. Size sadece sonuçları kullanmak kalıyor.
**Kullanım Kolaylığı: Şirketler, ülkemizin çiftçisinin rahatça kullanabileceği, Türkçe arayüzlü ve basit sistemler geliştiriyor. Ayrıca “hizmet olarak çiftçilik” modelleri, teknolojiye erişimi kolaylaştırıyor.
**Ülkemiz Tarımının Geleceği: Veriyle büyümek!
*Ülkemiz tarımı, önümüzdeki yıllarda hem iç talebi hem de ihracatı karşılamak için sadece toprağa ve suya değil, aynı zamanda akıllı cihazların topladığı ve anında analiz ettiği verilere ihtiyaç duyacaktır. Ekimden hasada kadar her kararınızı bu verilerle desteklerseniz, daha az masrafla daha çok ürün elde edilecektir.
Örneğin, Konya’daki bir çiftçi, toprak sensörleriyle sulama zamanını optimize ederek hem su tasarrufu yapabilir hem de verimi artırabilir. Dijital tarımın tohumları ülkemizde ekiliyor. Önemli olan, bu teknolojinin her çiftçiye ulaşması ve tarlalarımızda kök salmasıdır.
Çiftçilerimizin sorunları hızla çözülmelidir. Ziraat Odası, Bakanlık, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları çiftçilerle daha fazla iletişime geçerek IoT destekli tarım projeleri hakkında bilgi vermelidir.
Küçük çaplı sensörler veya dronlarla bu teknolojiler sahada çiftçimizle denenmelidir.
****Bu konularda daha fazla tarımsal destekleme ve daha fazla tarımsal destekleme bütçesi ayrılmalıdır. Böylece akıllı tarım araçlarına geçiş daha kolaylaşacaktır.
****Unutmayalım;
****Teknoloji çok hızlı gelişirken karmaşıklık derecesi artıyor.
****Tarımı gelişmiş olan ülkelerin liginde oynamak ve bu sınavda başarılı olmak zorundayız.
****Ülkemiz tarımının geleceği toprakta başlıyor, ama sinyallerle büyüyecek!