Tarımı stratejiyle yönetmeyen krize davetiye çıkarır

Tarım, sadece bir üretim faaliyeti değildir. Gıda güvenliğinden istihdama, kırsal kalkınmadan dış ticarete kadar birçok alanı doğrudan etkileyen stratejik bir sektördür. Ancak Türkiye’de ve birçok ülkede tarım politikaları uzun yıllar boyunca “destek” eksenine sıkışmış, yapısal strateji geliştirme yönü ihmal edilmiştir. Oysa 21. yüzyılda tarım; iklim değişikliği, su krizi, küresel arz zincirleri ve teknoloji gibi çok boyutlu dinamiklerle şekilleniyor. Bu nedenle tarım sektörüne yalnızca kısa vadeli destekler değil, uzun vadeli vizyoner stratejilerle yaklaşmak bir zorunluluktur.

1. Destekler Gerekli Ama Yeterli Değil

Tarım destekleri, üreticinin ayakta kalması açısından elbette önemlidir. Mazot, gübre, yem, hayvancılık ve kırsal kalkınma destekleri çiftçinin yükünü hafifletir. Ancak destekler; plansız, kısa vadeli ve reaktif olduğu sürece yalnızca günü kurtarır, yapısal sorunları çözemez.

Örneğin bir yıl soğan üretimi desteklenir, ertesi yıl arz fazlası nedeniyle fiyat düşer ve çiftçi zarar eder. Bu döngü, strateji eksikliğinin açık bir göstergesidir. Strateji; arz-talep dengesini önceden öngörmeyi, iklim risklerini hesaba katmayı ve üreticiye istikrarlı bir yön çizmeyi gerektirir.

2. Tarımda Stratejinin Ana Unsurları

a. Veri Temelli Planlama

Tarım politikaları rastgele değil, veriyle yönetilmelidir. Hangi bölgede ne kadar üretim yapılacağı, su kaynakları, toprak verimliliği, iklim senaryoları ve piyasa talebi gibi faktörler bilimsel veriyle analiz edilmelidir.

b. İklim ve Su Stratejisi

Türkiye’nin birçok bölgesi artık yarı kurak iklim kuşağına giriyor. Su kıtlığı artık geleceğin değil, bugünün gerçeği. Bu nedenle damla sulama sistemlerinden su verimliliği eğitimlerine kadar geniş bir iklim-uyum stratejisi şart.

c. Genç ve Kadın Çiftçi Odaklılık

Kırsal nüfus yaşlanıyor, gençler tarımdan uzaklaşıyor. Strateji, genç çiftçiler ve kadın üreticiler için özel teşvik mekanizmaları içermelidir. Tarımı teknolojiyle cazip hale getirmek bu çerçevede kritik önemdedir.

d. Yerli Girdi ve Tohum Politikası

Dışa bağımlı gübre, yem, ilaç ve tohum kullanımı tarımda kırılganlık yaratıyor. Ulusal tarım stratejisi, yerli ve sürdürülebilir girdi üretimini öncelemelidir.

e. Uluslararası Rekabet ve İhracat Vizyonu

Tarım sadece iç pazarla sınırlı kalamaz. Katma değerli ürünlerin ihracatı, coğrafi işaretleme, markalaşma gibi unsurlar, tarımı küresel rekabete taşır. Tarım diplomasisi de bu stratejinin parçası olmalıdır.

3. Mevcut Durum ve Yapılması Gerekenler

Bugün Türkiye, tarımsal üretim hacmi bakımından Avrupa’nın ilk sıralarında yer alsa da; verimlilik, çiftçi geliri ve sürdürülebilirlik göstergelerinde geridedir. Bunun temel nedeni, sistemli bir stratejik yol haritasının eksik olmasıdır.

Yapılması gerekenler:

Ulusal Tarım Strateji Belgesi’nin bilimsel temelde ve katılımcı yöntemlerle hazırlanması

Üniversiteler, STK’lar ve özel sektörle güçlü iş birliği

Dijital tarım ve AR-GE yatırımlarına öncelik verilmesi

Üretici örgütlerinin karar süreçlerine dâhil edilmesi

Sonuç

Tarıma sadece destek gözüyle bakmak, stratejik bir sektörü günübirlik çözümlerle sınırlamaktır. Oysa tarım, sadece çiftçiyi değil; soframızdaki gıdayı, ülkemizin gıda güvenliğini ve ekonomik bağımsızlığını doğrudan etkiler. Bu yüzden tarım, vizyoner, uzun vadeli ve bütüncül bir stratejiye ihtiyaç duyar.

Unutmayalım:

“Tarım sadece destek değil, strateji isteyen bir alandır.”

Ayrıca Kontrol Et

Hayvancılıkta yeni dönem: Yabancı çobanlara çalışma izni başladı

Türkiye’de hayvancılık sektöründe yaşanan iş gücü açığına çözüm arayışları kapsamında dikkat çeken bir adım atıldı. …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir