Uzmanlar Uyarıyor: Gıda Güvencesi Artık Sadece Yerli Üretimle Sağlanamaz
Küresel iklim krizi, pandemiler, savaşlar ve arz zinciri kırılmaları artık tarımsal üretimin sadece ulusal sınırlar içinde düşünülmesini imkânsız hâle getirmiştir. Bugün tarım sadece bir üretim meselesi değil, aynı zamanda bir dış politika, güvenlik, ekonomi ve teknoloji meselesidir.
Bu yüzden biz diyoruz ki: “Tarımı sadece tarlada değil, dünyada da yönetmek gerekir.”
Türkiye’nin tarımsal vizyonu artık yalnızca üretimi değil; diplomasi, dış ticaret, teknoloji, markalaşma ve uluslararası iş birliklerini kapsayan kapsayıcı bir stratejiye kavuşmalıdır.
Tohumdan Pazara Giden Yol Artık Uluslararası
Türkiye, tarımsal üretim kapasitesiyle Avrupa’nın önde gelen ülkelerindendir. Ancak hâlâ birçok üretim girdisinde özellikle tohum, gübre ve yem hammaddelerinde dışa bağımlılığımız sürmektedir. Bu da üreticiyi yüksek maliyet kıskacında bırakmakta, sürdürülebilirlik sorunlarını derinleştirmektedir.
Gıda güvenliğini sağlamanın yolu artık yalnızca iç üretimi artırmaktan değil, küresel ticaret dengelerini, iklim koşullarını ve jeopolitik gelişmeleri analiz eden entegre bir tarım politikası oluşturmaktan geçiyor.
Küresel Oyuncular Tarımda da Söz Sahibi
Bugün ABD, Çin, Brezilya gibi ülkeler sadece tarımda üretimle değil, gıda diplomasisi ve stratejik yatırımlarla dünya pazarlarını şekillendiriyor. Çin’in Afrika’da toprak kiralama hamleleri, Rusya-Ukrayna savaşı sonrası buğday ihracatında yaşanan krizler bunun en çarpıcı örnekleridir.
Türkiye de bu arenada yerini almak zorundadır. TARIMKON olarak yıllardır Afrika, Orta Asya ve Körfez ülkeleriyle yürüttüğümüz projelerle bu vizyonun bir parçası olma gayretindeyiz. Ama sadece bir sivil toplum kuruluşu olarak gücümüz bir yere kadar, devlet stratejisi ile güçlendirilmiş, tamamlayıcı unsurları yanında görerek, özel sektörümüz ve üniversitelerimizde bu uluslararası alanda daha etkin yer almalıdır.
Teknoloji, Markalaşma ve İhracat: Yeni Nesil Tarım
Modern tarım; teknoloji, veri ve akıllı sistemler üzerine kuruludur. Uydu destekli izleme, yapay zekâ tabanlı gübre planlaması, blokzincirle ürün izlenebilirliği gibi dijitalleşme adımları, Türk tarımının geleceğini şekillendirecek kritik alanlardır.
Aynı zamanda Türk ürünlerinin, örneğin zeytinyağı, fındık, keçi peyniri gibi coğrafi işaretli ve yüksek katma değerli markalara dönüşmesi, tarım gelirlerini ve küresel rekabet gücümüzü artıracaktır. Markalaşmadan kopuk bir tarım, geleceği olmayan bir üretim demektir.
Tarım Diplomasisi: Sofralara Barış Götürmek
Tarım, tarih boyunca savaşların nedeni olmuşken; bugün barışın ve uluslararası iş birliğinin anahtarı hâline gelmektedir. Tarımsal iş birlikleri ve gıda güvencesi odaklı projelerle sadece ekonomik değil, diplomatik ilişkiler de geliştirilebilmektedir.
Bu noktada, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın dış temsilciliklerinin güçlendirilmesi, Türk tarım firmalarının yurt dışı pazarlarda daha etkin tanıtılması ve uluslararası fonlardan yararlanma kapasitesinin artırılması elzemdir.
Sonuç: Yeni Bir Tarım Vizyonuna İhtiyaç Var
Türkiye’nin üretim gücü, sadece tarlada değil; pazarda, dünyada, teknolojide ve diplomaside etkin kılındığı ölçüde karşılığını bulabilir. Bunun için bütüncül ve entegre bir tarım vizyonuna ihtiyaç vardır.
Bu vizyonun bileşenleri şunlar olmalıdır:
Üreticiye uluslararası ticaret eğitimi
Coğrafi işaretli ürünlerde e-ihracat stratejileri
Afrika ve Orta Asya’da tarımsal iş birlikleri
Küresel gıda krizlerine karşı dayanıklı üretim modelleri
Çünkü biz biliyoruz ki:
Tarım sadece çiftçinin değil, ülkenin kaderidir.
Ve o kader artık sadece tarlada değil, dünyada yazılıyor.